Aytürk

Aytürk

Avrupa Türkleri ile 2000 yılından beri beraberiz. Türk toplumunun gelişme sürecinden sürekli haberdar olmak için bizi takip edin...

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Yönetim Kurulu, Köln Merkez Camii Sergi Salonu‘nda Alman ve Türk basın mensuplarıyla tanışmak ve bilgi alışverişinde bulunmak amacıyla basın toplantısı düzenledi.

DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, Genel Sekreter Eyüp Kalyon, Yönetim Kurulu Üyesi Adem Onur ile Toplum ve Kurumsal İşbirliği Müdürü Dr. Zekeriya Altuğ’un yer aldığı basın toplantısında, yeni imam eğitim programı, DİTİB'in kuruluşunun 40’ıncı yıldönümü programları ile güncel projeler ve manevi rehberlik eğitimi çalışmaları gibi konular hakkında bilgi verildi.

 

“DİTİB deprem bölgesinde büyük gayret gösterdi”

Toplantıda selamlama konuşması yapan DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey, görev sürelerinin Şubat 2023'te Türkiye ve Suriye'deki depremle başladığını belirtti. Bu süreçte, bölgedeki insanlara hızlı ve etkili yardım sağlamak için büyük çaba harcadıklarını dile getirdi.

 

“Deprem bölgesine 82 tır ve 12 kargo uçağıyla yardım malzemesi gönderdi”

İlk haftalarda 82 tır ve 12 kargo uçağı ile çeşitli acil yardım malzemeleri gönderdiklerini aktaran Kuzey, “Bu malzemeler arasında jeneratörler, tuvalet kabini, taşınabilir yatak, uyku tulumu, yorgan, çadır, bebek maması, hijyen malzemeleri ve kışlık giysiler bulunuyordu. Yapılan cömert bağışlar ve desteklerle sahada 3 bin 150 yaşam konteyneri ve 3 tam donanımlı mobil mutfak konteyneri kuruldu. Bu sayede Ramazan boyunca 16 binden fazla insanın ihtiyaçları karşılandı” dedi.

 

“DİTİB ve Mimar Böhm arasındaki anlaşmazlık festivalle taçlandırıldı”

Ayrıca, geçen yıl Haziran 2023'te DİTİB ile Böhm mimarlık firması arasındaki uzun süren hukuki ihtilafların çözüldüğünü ve bunun MOSQ festivaliyle taçlandırıldığını açıklayan Kuzey, Köln'deki Merkez Camii’nde düzenlenen festivalin 20 binden fazla kişi tarafından ziyaret edildiğini sözlerine ekledi.

 

“Dini cemaat ve kamu tüzel kişiliği için yoğun çaba”

DİTİB Yönetim Kurulu olarak, önceki yönetim kurullarının başlattığı dini cemaat ve kamu tüzel kişiliği tanınma yolunda federal eyaletlerde yapılan çabaları yeni bir seviyeye ve profesyonelliğe yükseltmeyi hedef olarak belirlediklerini söyleyen Kuzey, bu çerçevede, Eylül 2023 yılı ortasından bu yılın başına kadar tüm eyalet birlikleri ile Almanya genelinde tüm cami yöneticileriyle hafta sonu toplantılarında bir araya gelerek bu konudaki mevcut durumu, gelişmeleri ve vizyonları ele aldıklarını ifade etti.

 

“4 Temmuz'da Manevi Rehberlik sertifikaları verilecek”

Dini, sosyal ve hayri hizmetlere odaklandıklarını ifade eden Kuzey, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sonuç olarak hizmetlerimizi önemli ölçüde genişlettik. Bunun bir örneği, tam zamanlı İslami manevi rehber olmak için iki yıllık DİTİB manevi rehberlik eğitimidir. 4 Temmuz’da sertifika takdimiyle tamamlayacağımız bu kursa sizleri de davet ediyoruz. Temelleri koronavirüs pandemisinden önce atılan İhsan e.V. adlı hayri hizmetler derneğinin kuruluşu da önemli bir adımdı. DİTİB’in, kısaca imam eğitimi olarak da bilinen, İslam ilahiyatçılarının cemaatimiz için din görevlisi olmalarına yönelik iki yıllık eğitim programıdır. 2019’dan bu yana iki ayrı kursta 58 ilahiyatçıya eğitim verdik. Konseptimizde sadece teoloji değil, aynı zamanda sosyo-kültürel içerik ve tecrübe boyutu da bizim için önemlidir. Bu yılın sonunda "Çeşitlilik için birlikte seyahat" başlığı altında, Almanya ve Avrupa’nın insan düşmanlığıyla ilgili tarihsel deneyimlerini aktarmakla kalmayıp aynı zamanda bunları duygusal olarak somutlaştıran bir eğitim gezisi tasarladık.”

 

“DİTİB imam eğitimi programını genişletiyor”

Yapılan görüşmeler neticesinde imam eğitiminin yaygınlaştırılmasına yönelik yeni konsept sunduklarına dikkat çeken Kuzey, “Almanya’da sosyalleşmiş ve eğitimli imamlar ancak bu şekilde bir konseptlerle yetiştirilebilir. İhtiyaca yönelik din görevlisi eğitimi ancak dini cemaatlerin kendileri tarafından organize edilmelidir. Aksi bir durum dini cemaatlerin kendi kaderlerini tayin etme hakkına aykırı olacaktır. Bu nedenle benim için, bizim için, DİTİB teşkilatı için önemli olan kendi dini temsilcilerimizi ve imamlarımızı ihtiyaç ve beklenti profilimize göre kendimizin eğitmesidir. DİTİB, 40 yıllık geçmişine ve son yılların deneyimine dayanarak, imamların eğitimini genişletmek için kendi kapsamlı konseptini geliştirmiştir. Geçen yıl Aralık ayında bu konuda büyük bir ilerleme katedilerek, Federal İçişleri Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile görüşmeler yapılmış ve imam eğitiminin yaygınlaştırılmasına yönelik yeni konsept kendilerine sunulmuştur. Söz konusu imam eğitimi konsepti üçlü bir anlaşma ile neticelenmiştir.” diye konuştu.

 

“DİTİB'in 40 yıllık başarı hikayesi”

DİTİB’in bu topluma ve bilhassa Almanya’da yaşayan Müslümanlara yönelik hizmetlerine değinen Toplum ve Kurumsal İşbirliği Müdürü Dr. Zekeriya Altuğ’da DİTİB’in 40 yıllık tarihinde dönüm noktası niteliğindeki konular ile ilgili bilgi verdi.

DİTİB’in 5 Temmuz 2024 tarihinde 40’ıncı kuruluş yıl dönümünü kutladığını ifade eden Altuğ, 858 cami derneği ile DİTİB'in bir misafir işçi derneğinden dini cemaat olma yönündeki istikrarlı gelişimini ve topluma katkısını yansıtan çeşitli etkinlikler ve kampanyalar planladıklarını söyledi. Altuğ, DİTİB'in bazı kilometre taşlarını ise şu şekilde sıraladı: “1960-1970’li yıllar işçi derneklerinin / kültür derneklerinin kuruluşu, dernek odalarındaki geçici ibadet mekânlarının ilk camileri oluşturması, 1979 tarihinde Düren'deki camide halka açık ilk ezanın okunması, 5 Temmuz 1984 tarihinde cami derneklerinin çatı kuruluşu olarak DİTİB'in kuruluşu, 1992 yılında DİTİB Cenaze Nakli Yardımlaşma Fonu’nun kuruluşu, 2006 tarihinde UİP programının başlatılması, 28.03.2007 tarihinde Müslümanlar Koordinasyon Konseyi'nin (KRM) kuruluşu, 2009 yılında DİTİB eyalet ve bölge birliklerinin kurulmaya başlaması, 2012 yılında yeni DİTİB dernek tüzüğünün ülke çapında uygulamaya konulması, 13.11.2012 tarihinde DİTİB’in Hamburg'da Olaf Scholz ile ülke çapında ilk devlet anlaşması imzalanarak dini cemaat olarak tanınması, 2012 yılında Hessen eyaletinde ardından 2013’de Bremen’in dini cemaat olarak tanınması, 2019 yılında Dahlem'de imam eğitiminin başlaması, 2022 yılında DİTİB'de manevi rehberlik eğitiminin başlaması, 2023 yılında DİTİB hayri hizmetler Derneği'nin (İhsan e.V.) kuruluşu, Mayıs 2024 tarihinde genişletilmiş imam eğitimi anlaşmasının imzalanması.”

 

“İmam eğitimi programının genişletilmesine ihtiyaç var”

İmam eğitiminin genişletilmesine ihtiyaç olduğunu söyleyen DİTİB Genel Sekreteri Eyüp Kalyon, 2019 yılında başlatılan imam eğitimi programında görev alan ve ilk üç yıl boyunca sorumluluğunu üstlenen bir kişi olarak, imam eğitiminin genişletilmesine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Kalyon, 2019-2020 yıllarında başlatılan imam eğitim programının başta UİP mezunlarına yönelik olduğunu ve bu eğitimin Almanya'daki İslam ilahiyat mezunlarıyla devam ettiğini belirterek, şu ana kadar iki dönemin eğitimin tamamlandığını ve toplamda 58 mezun verildiğini ifade etti.

 

“Mevcut durum ve gelecek planları”

Almanya'da şu anda yaklaşık 1.200 din görevlisinin bulunduğunu ve bunların 250'sinin Almanca bilen ve Almanya'da yetişmiş kişiler olduğunu kaydeden Kalyon, DİTİB'in bu gelişmeye dayanarak imam eğitiminin genişletilmesini din hizmetlerinin sürdürülebilirliği açısından önemli bir adım olarak gördüğünü dile getirdi.

Yeni imam eğitimi programı ile Türkiye'den İslam ilahiyat mezunlarını Almanya'ya getirerek kalıcı bir perspektif sunmayı hedeflediklerini belirten Kalyon, „Bu aday imamların burada iki eğitimleri iki yıllık kapsamlı bir programa dayanmaktadır. İlk yıl, katılımcılara Almanca dil becerileri ve oryantasyon konularında yoğun bir eğitim verilirken, ikinci yıl, din hizmetlerinde çeşitli becerilerin kazandırılmasına odaklanılacaktır. Bu model, Türkiye'den gelip 4-5 yıl kalan imamların yerine, Almanya'da kalıcı olarak görev yapacak din görevlileri yetiştirmeyi amaçlıyor“ dedi.

Basın toplantısı, konuya ilişkin yapılan konuşmaların ardından basın mensuplarının sorularının cevaplandırılmasıyla sona erdi.

 

 

 

 

 

 

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından açıklanan ‘Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi’nin ardından vergi, ihale, kit ve kayıt dışı ile mücadelede sert ve sıkılaştırıcı yasal düzenlemeler geleceğini söyleyen İNOSAM Başkanı Gürkan Avcı, Tasarruf paketinin İMF paketi olduğunu kaydederek, “2001 yılında yaşanan ekonomik krizde dönemin Ekonomi Bakanı Kemal Derviş tarafından uygulamaya konulan birçok düzenleme Akp iktidarı tarafından zamanla esnetilerek bozulmuş ve bugün tekrar başa dönülmüştür. Kemal Derviş programı 2024 yılı ile birlikte Mehmet Şimşek tarafından gerçekleştirilecektir. Türkiye bugün örtülü bir IMF programı ile karşı karşıyadır. Kemal Derviş’in programının büyük bölümü Akp iktidarı döneminde yasalaştırılarak uygulamaya sokulmuştu. Şimdi Kemal Derviş'in yerini Mehmet Şimşek almıştır. Kemal Derviş'in IMF programı çerçevesinde uygulamaya koyduğu programları bu seferde Mehmet Şimşek uygulamaya koymaya başlamıştır” dedi.

 

“Tasarruf Paketi ile hükümet göstermelik birkaç güya kısıtlamayla ‘Bizde tasarruf edeceğiz’ algısı yaratmaya çalışmaktadır fakat tasarruf paketi ile; maaşı her geçen gün eriyen işçiye, memura, emekliye, yoksula tasarruf ettirmeyi planlamıştır. Adrese teslim ihalelerle ve çifter çifter yüksek maaşlarla, yolsuzluk ve hukuksuzluklarla saltanat sürenlere dokunmamıştır.” Diyen Gürkan Avcı, şunları söyledi;

 

Devlet kurumlarının 3 yıl boyunca yeni araç, bina ve demirbaş alımlarını ve kiralamalarını yasaklamayı; personel servislerini kaldırmayı; yurtdışı gezileri ila ajanda, takvim gibi hediye alım ödeneklerini kısıtlamayı; yeni memur ve işçi alımlarını sınırlamayı; esnek ve uzaktan çalışmayı destekleyen ‘Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi’nin net olarak İMF paketi olduğunu söyleyen

 

EĞİTİMDEN DEĞİL İTİBARINIZDAN TASARRİF EDİN!

Mevcutta okullarda altyapı, personel ve öğretmen eksikliği had safhada idi. Tasarruf Paketi bahane edilerek okulların onarımlarından, yeni okul yapımı giderlerine kadar eğitimde pek çok kalemde kesinti yapılıyor. Paket kapsamında okul öncesinden liseye kadar öğrencilerin ailelerine verilen burslardan, devlet parasız yatılı öğrencileri için verilen pansiyon yardımlarına kadar, okulların her türlü altyapı giderleri, bakım onarımları, alımları dahil eğitim bütçesinden yüzde 18 oranında kısıtlama getiriliyor.

 

Öğrencilere bir öğün yemek bile veremeyen, okulların sabun, deterjan, tuvalet kâğıdı, fotokopi kâğıdı gibi en basit ihtiyaçlarını bile velilere yıkan iktidarın ‘Bütçeden en çok pay eğitime ayrıldı’ diye övünmesi büyük bir kandırmacadır. Eğitimde veli ve öğrencilerin eğitim harcamalarının hiç olmadığı kadar artacağı bir döneme girmiş bulunuyoruz. Zaten nerede ve hangi amaçla kullanıldığı şaibeli olan 2024 MEB bütçesi mevcut haliyle dahi zorunlu eğitim harcamalarını karşılamaktan uzak iken yüzde 18 kesinti yapılması haddinden fazla yanlış olmuştur.

 

Yıllardır eğitime ayrılan ödenekler yüksek enflasyon karşısında rakamsal olarak artıyordu, doğrudan eğitim hizmetlerine yönelik yatırımlar açısından bütçelede zaten okulların temel ihtiyaçlarını karşılayacak kadar artış yapılmamıştı. Bunun sonucu olarak okullar en temel ihtiyaçlarını kayıt sırasında alınan bağışlar ve velilerden düzenli olarak toplanan paralarla karşılamaya devam edilecektir.

 

TASARRUF PAKETİ DEĞİL DELİ DUMRUL FERMANI!

Ekonomik bunalımın müsebbibi olan iktidar faturayı yoksul ve dar gelirli halka ödetmeye yemin etmiştir. İktidar, çözüm olarak İMF’ye iltisaklı PR ajanslarından çıktığı belli olan cafcaflı, bol kelime oyunlu Tasarruf Paketi ile toplumsallaşan yoksulluğa çare olmak, vergileri ve fedakarlığı tavana yaymak yerine yine garibana, yoksula, işsize, emekçiye, emekliye musallat olmuştur.

 

Enflasyon sorununu çözemeyen hükümet, bu sefer yaratıcı ve yeni bir pakete sarıldı. İktidar medyası tarafından köpürtülen, “büyük müjde” diye duyurulan Tasarruf Paketi yoksulu daha yoksul, işsizi daha işsiz, mecali tükenmiş vatandaşı daha da mecalsiz hale getirecek bir giyotin paketidir. İktidarın 22 yıldır anlattığı “yerli ve milli ekonomi” masalından bıkan vatandaşa bir parça da Tasarruf reform paketi yedirilmek istenmektedir.

 

GELİR DAĞILIMINDAKİ ADALET İYİCE BOZULACAK!

Tasarruf Paketi furyasıyla birlikte Türkiye gelir dağılımındaki en sert bozulmanın yaşandığı döneme girmiştir. Dikkat edilirse Tasarruf Paketine destek veren kesimler genellikle iş dünyası ve patronlar kulübü üyeleri olmuştur. 2024 yılıyla birlikte gırtlağına kadar borçlu olan yoksul sayısı neredeyse iki katına çıkacaktır. Dahası gelir dağılımını düzeltmek daha da zor olacaktır. İMF telkinli Tasarruf Paketi ile halkımız işinden gücünden edilecek, daha da muhtaç hale getirilecektir.

 

İKTİDARDA MUHALEFETTE VATANDAŞIN ÇARESİZLİĞİNDEN BESLENİYOR!

Gizli yoksul düşmanlığı yapan ve yoksulun çaresizliğinden beslenen iktidara alternatif olması gereken muhalefet partileri de siyasi sorumluluğu üstlenip, bu sorumluluğun gereğini ve bedelini ödemeye yanaşmıyor. Muhalefet temsilcileri de halkın yanında değil, onlarda mevcut harami sistemin muhalefete sunduğu sus payı rantından daha fazla pay kapmakla meşgul. Muhalefette PR ajansları eliyle hazırlandığı apaçık belli olan göstermelik tepkilerle, güya alternatif çözüm paketleriyle günü kurtarma peşinde koşuyor. Açıkladıkları paketlerin içeriği halktan ve gerçeklikten kopuk, çelişkilerle dolu. Muhalefetin çözüm paketi dediği şeyler aslında iktidar medyasına propaganda yapacağı malzeme vermekten öte bir anlam taşımıyor. Yani vatandaş iktidarıyla muhalefetiyle danışıklı bir tiyatroyla yalnız ve perişan bırakılmış durumda. Türkiye’nin yeni bir iktidara, yeni muhalefete, yeni siyasete, yeni söylemlere, yeni yüzlere ve demokrat, çağdaş, milli ve samimi yeni bir parti ve kadrolara ihtiyacı var.

Almanya, sağlık hizmetleri alanında dünya çapında tanınan bir ülke olarak, hastane ortamı dışında da yüksek kalitede bakım hizmetleri sunmaktadır. Özellikle kronik hastalıkları olan veya uzun süreli bakım gerektiren hastalar için evde yoğun bakım hizmetleri önemli bir role sahiptir. Bu makalede, Almanya'da evde yoğun bakımın nasıl organize edildiği, bu hizmetlerin hastalar ve aileleri üzerindeki etkileri ve gelecekteki potansiyel gelişmeler incelenecektir.

Almanya'da Evde Yoğun Bakımın Yapısı:

 

Evde yoğun bakım hizmetleri, hastanelerdeki yoğun bakım ünitelerinin sunduğu hizmetlerin ev ortamında sağlanmasıdır. Bu hizmetler genellikle şu unsurları içerir:

 

  • Uzman Hemşireler: Eğitimli hemşireler hastaların ihtiyaçlarını karşılamak için 24 saat yada ihtiyaca göre hizmet verir.
  • Medikal Ekipman: Evde yoğun bakım, solunum cihazları, beslenme pompaları ve monitorizasyon sistemleri gibi medikal ekipmanların kullanımını gerektirir.
  • Doktor Ziyaretleri: Düzenli doktor ziyaretleri, hastaların sağlık durumlarının yakından izlenmesini sağlar.
  • Kişiselleştirilmiş Bakım Planları: Her hasta için bireysel sağlık durumuna göre özel bakım planları oluşturulur.

 

Yoğun Bakım Gerektiren Hastalıklar

 

Evde yoğun bakım gerektiren hastalıklar genellikle ciddi, kronik ve uzun süreli bakım ihtiyacı olan hastalıklardır. Bu hastalıklar arasında şunlar bulunmaktadır:

 

  • Nörolojik Hastalıklar:
    • Amyotrofik Lateral Skleroz (ALS): Kas güçsüzlüğüne ve solunum yetmezliğine yol açan ilerleyici bir nörolojik hastalık.
    • Multipl Skleroz (MS): Merkezi sinir sistemini etkileyen, hareket ve koordinasyon problemlerine neden olan kronik bir hastalık.

 

  • Solunum Sistemi Hastalıkları:
    • Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH): Nefes darlığı ve kronik bronşit gibi belirtilerle seyreden solunum sistemi hastalığı.
    • Pulmoner Fibrozis: Akciğer dokusunun kalınlaşması ve sertleşmesi ile karakterize olan bir hastalık.

 

  • Kalp ve Damar Hastalıkları:
    • Kalp Yetmezliği: Kalbin yeterince kan pompalayamaması durumu.
    • Koroner Arter Hastalığı: Kalp damarlarının daralması veya tıkanması sonucu oluşan hastalık.

 

  • Onkolojik Hastalıklar:
    • İleri Evre Kanser: Kanserin metastaz yapması ve hastanın genel durumunun ciddi oranda etkilenmesi durumu.

 

  • Travmatik Beyin ve Omurilik Yaralanmaları:
    • Spinal Kord Yaralanmaları: Omuriliğin hasar görmesi sonucu hareket ve his kaybına yol açan durumlar.
    • Travmatik Beyin Yaralanmaları: Kafa travmaları sonrası uzun süreli bakım gerektiren durumlar.

 

  • Genetik Hastalıklar ve Epilepsi:

 

  • Spinal Müsküler Atrofi (SMA): Kas zayıflığına ve kas kaybına yol açan genetik bir hastalık. SMA, solunum desteği ve özel fizik tedavi gerektiren bir hastalıktır.
  • Duchenne Musküler Distrofisi: Kas güçsüzlüğü ve dejenerasyonu ile karakterize olan bir genetik hastalık. Bu hastalık da solunum desteği ve yoğun bakım gerektirebilir.
  • Epilepsi: Özellikle kontrol altına alınamayan nöbetler ile seyreden ve nöbetlerin sıklığı ve şiddeti nedeniyle sürekli izleme ve acil müdahale gerektirebilen bir durum

 

Evde Yoğun Bakımın Avantajları

 

Evde yoğun bakımın hastalar ve aileleri için birçok avantajı vardır:

 

  • Daha Konforlu Bir Ortam: Hastaların kendi evlerinde, tanıdık bir ortamda bakım görmeleri, psikolojik olarak daha rahat hissetmelerini sağlar.
  • Daha Fazla Aile Desteği: Hastalar, aile üyelerinin sürekli yanlarında olabilmesi sayesinde duygusal destek alırlar.
  • Enfeksiyon Riskinin Azalması: Hastane ortamında karşılaşılan enfeksiyon riskleri, evde bakım ile önemli ölçüde azaltılır.

 

Alternatif: Yoğun Bakım Ortak Yaşam Alanları

 

Evde bakım hizmetlerine ek olarak Almanya'da, yoğun bakım gerektiren hastalar için özel olarak tasarlanmış "ortak yaşam alanları" (Wohngemeinschaft'lar veya WG'ler) da mevcuttur. Bu yaşam alanları, yoğun bakım gerektiren hastaların ve ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli avantajlar sunar:

 

  • Profesyonel Bakım: Ortak yaşam alanlarında, 24 saat profesyonel bakım hizmeti sunan eğitimli personel bulunmaktadır.
  • Sosyal Etkileşim: Diğer hastalar ve ailelerle birlikte yaşamak, sosyal etkileşimi artırır ve yalnızlık hissini azaltır.
  • Kapsamlı Donanım: Ortak yaşam alanları, hastaların ihtiyaçlarına yönelik özel donanımlarla (örneğin, genişletilmiş banyolar, hareket yardımı cihazları) donatılmıştır.
  • Acil Durum Hizmetleri: Acil durumlar için hızlı ve etkili müdahale imkanı sağlar.
  • Maliyet Etkinliği: Ortak yaşam alanları, evde bakımın maliyetine kıyasla daha ekonomik bir seçenek olabilir.

 

Almanya'da evde yoğun bakım hizmetleri, hastaların yaşam kalitesini artırmak ve hastane yatışlarının süresini azaltmak adına önemli bir rol oynamaktadır. Yoğun bakım gerektiren hastalıklar ciddi ve uzun süreli bakım gerektirir. Her ne kadar bazı zorluklar bulunsa da, bu hizmetlerin sürekli gelişim göstermesi ve yeni teknolojilerin entegrasyonu ile birlikte gelecekte daha da etkili ve yaygın hale geleceği öngörülmektedir. Almanya'daki sağlık politikalarının ve toplumun bu alana olan desteği, evde yoğun bakım hizmetlerinin başarısında kilit faktörlerdir. Ayrıca, yoğun bakım ortak yaşam alanları, evde bakımın mümkün olmadığı veya uygun olmadığı durumlarda değerli bir alternatif sunmaktadır. Bu yaşam alanları, profesyonel bakım ve sosyal destek kombinasyonuyla hastaların ve ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamak için ideal bir çözüm sunar.

 

Melek Armutçi

Main Care Hanau GmbH

Main Care GmbH

Evde Bakım Hizmetleri İşletme Müdürü

M. Sc. Halk Sağlığı

B. Sc. Bakım Yönetimi

Klinik dışı solunum uzmanı

Sağlık ve Hastalık Bakım Hemşiresi

 

 

 
 

Vom 06. bis 09. Juni 2024 wählen die Bürgerinnen und Bürger zum zehnten Mal das Europäische Parlament. Seit 1979 wird das Europäische Parlament alle fünf Jahre direkt gewählt. Für die Bundesrepublik Deutschland wurde als Wahltag Sonntag, der 09. Juni 2024 festgelegt.

 

Die Wahl findet europaweit in den 27 Mitgliedsstaaten der Europäischen Union statt:

 

Belgien                           Italien                              Portugal

Bulgarien                       Kroatien                           Rumänien

Dänemark                      Lettland                           Schweden

Deutschland                   Litauen                            Slowakei

Estland                          Luxemburg                       Slowenien

Finnland                         Malta                               Spanien

Frankreich                      Niederlande                     Tschechien

Griechenland                  Österreich                        Ungarn

Irland                             Polen                               Zypern

                                                                                                                

Die Zahl der Abgeordneten wird je nach Bevölkerungsentwicklung neu festgelegt; die Höchstzahl beträgt 750 Abgeordnete zuzüglich der Präsidentin/des Präsidenten. Bei der Europawahl im Juni 2024 werden 720 Abgeordnete gewählt. Die Bundesrepublik Deutschland stellt als bevölkerungsreichster Mitgliedsstaat mit 96 die meisten Abgeordneten.

 

Allgemeine Informationen:

 

Die Kreiswahlleiterin Astrid Heuberger sorgt für die ordnungsgemäße Vorbereitung und Durchführung der Europawahl im Landkreis Kelheim. Insbesondere hat sie das vorläufige Ergebnis der Europawahl im Landkreis zu ermitteln und die Feststellung des endgültigen Ergebnisses durch den Kreiswahlausschuss vorzubereiten.

Neben der Vorsitzenden besteht der Kreiswahlausschuss aus sechs wahlberechtigten Beisitzern, welche aus den Parteien und den sonstigen politischen Vereinigungen nach der Reihenfolge ihrer im Landkreis Kelheim bei der letzten Europawahl erreichten Stimmenzahlen ausgewählt werden.

 

Die Sitzung des Kreiswahlausschusses zur Feststellung des endgültigen Wahlergebnisses der Europawahl 2024 im Landkreis Kelheim findet am Donnerstag, den 13. Juni 2024, um 10:00 Uhr im Landratsamt Kelheim, Besprechungsraum O3.50, 3. Stock, Donaupark 12, 93309 Kelheim statt. Die Sitzung des Kreiswahlausschusses ist öffentlich; der Zutritt ist jedermann gestattet.

 

Informationen speziell für die Europawahl am 09. Juni 2024 im Landkreis Kelheim, wie  z. B. ein Stimmzettelmuster oder Bekanntmachungen der Kreiswahlleiterin, finden Sie auf unserer Landkreishomepage (www.landkreis-kelheim.de) unter der Rubrik „Landkreis“, Unterrubrik „Wahlen - Europawahlen“.

 

Für weitere, überregionale Informationen zur Europawahl verweisen wir auf den Internetauftritt des Landeswahlleiters (www.statistik.bayern.de/wahlen) bzw. der Bundeswahlleiterin (www.bundeswahlleiterin.de).

 

Wann ist die Wahl?

 

Europaweit wird vom 06. bis 09. Juni 2024 das Europäische Parlament neu gewählt. In manchen EU-Staaten haben die Wahlberechtigten sogar zwei Tage Zeit, um zur Wahlurne zu gehen. Jeder Mitgliedsstaat entscheidet hier selbst nach seinen Wahltraditionen, an welchem Tag und wie lange die Wahllokale geöffnet haben.

 

In Deutschland findet die Europawahl am Sonntag, den 09. Juni 2024 statt. Die Wahllokale sind an diesem Tag von 08:00 bis 18:00 Uhr geöffnet.

 

Wer darf wählen?

 

Für die Europawahl 2024 wurde das Wahlalter in Deutschland erstmals von 18 auf 16 Jahre herabgesetzt. Bei der Europawahl sind alle deutschen Staatsbürger und Unionsbürger wahlberechtigt, die am Wahltag das 16. Lebensjahr vollendet haben und seit mindestens drei Monaten in der Bundesrepublik Deutschland oder in den übrigen Mitgliedsstaaten der Europäischen Union eine Wohnung innehaben oder sich sonst gewöhnlich aufhalten.

 

Im Landkreis Kelheim dürfen ca. 96.000 Bürgerinnen und Bürger an der Europawahl teilnehmen. Wählen darf jedoch nur, wer in einem Wählerverzeichnis eingetragen ist oder einen Wahlschein besitzt.

 

Alle von Amts wegen eingetragenen Wahlberechtigten erhalten bis zum 19. Mai 2024 ihre Wahlbenachrichtigung per Post. Diese enthält neben Angaben zum konkreten Wahlraum (Adresse, etwaige Barrierefreiheit usw.) auch Informationen zur Möglichkeit, einen Wahlschein bspw. zur Briefwahl zu beantragen.

 

Wahlberechtigte, die bis zum 19. Mai 2024 keine Wahlbenachrichtigung erhalten, sollen sich mit der Gemeinde, in der sie ihren Hauptwohnsitz haben, in Verbindung setzen.

 

Unionsbürgerinnen und Unionsbürger anderer Staaten, die in Deutschland wohnen, können an der Wahl entweder in Deutschland oder im Herkunftsland selbst teilnehmen. Weitere Informationen zum Antrag auf Eintragung in das Wählerverzeichnis für Unionsbürgerinnen und Unionsbürger sowie Deutsche im Ausland sind über die Internetseite der Bundeswahlleiterin (https://www.bundeswahlleiterin.de) unter „Termine und Fristen“ zu finden. Die letzte Eintragungsmöglichkeit ist am 19. Mai 2024.

 

Wer wird gewählt?

 

Gemeinsam mit dem Rat der Europäischen Union bildet das Parlament die gesetzgebende Gewalt der EU. Weitere Aufgaben sind z. B. die Beratung und Genehmigung des Haushalts der Europäischen Union sowie die Kontrolle der EU-Institutionen wie z. B. der Kommission. Sitz des Europäischen Parlaments ist in Straßburg.

 

Wie wähle ich?

 

Im Landkreis Kelheim gibt es insgesamt 96 Wahlbezirke und 72 Briefwahlvorstände. Wählen kann nur, wer entweder in einem Wählerverzeichnis einer Gemeinde eingetragen ist oder einen Wahlschein besitzt. Es darf jedoch nur in dem Wahlbezirk gewählt werden, für den die Wahlbenachrichtigungskarte ausgestellt ist.

 

Mit dem Wahlschein, welcher bei der jeweiligen Wohnsitzgemeinde beantragt werden muss, kann entweder in einem anderen Wahlbezirk im Landkreis Kelheim oder per Briefwahl gewählt werden.

 

Die reguläre Antragsfrist für die Beantragung der Briefwahlunterlagen endet am Freitag, den 07. Juni 2024, 18:00 Uhr.

 

Bei der Europawahl gibt es einen Stimmzettel; jeder Wählende hat eine Stimme. Gewählt werden können nur Parteien oder sonstige politische Vereinigungen, jedoch keine Einzelpersonen. Es ist nicht möglich, die Reihenfolge der Kandidierenden auf der Liste zu ändern, da es sich um geschlossene Listen handelt; eine Liste kann somit nur als Ganzes angekreuzt werden. Die Kandidaten der vorderen Listenplätze sind mit Namen und Wohnort vermerkt.

 

Informationen über die Wahlergebnisse im Landkreis Kelheim:

 

Informationen über die vorläufigen Teilergebnisse der Europawahl für den Landkreis Kelheim erhalten Sie am Wahlabend, ab ca. 20 Uhr, über die Internetseite des Landkreises Kelheim (www.landkreis-kelheim.de).

 

Bezüglich des Formats und der Aufmachung der Ergebnisdarstellung für die Europawahl können wir auf die Darstellung der vergangenen Landtags- und Bezirkswahl verweisen.
Die Ergebnisse sind für den Landkreis gemeinde- und wahlbezirksweise einsehbar. Die Ergebnisse aller Parteien werden als absolute Zahlen, in % sowie grafisch in Diagrammen angezeigt. Ebenso ist die Anzahl der Wahlberechtigten, der Wählenden, der Wahlbeteiligung sowie der gültigen und ungültigen Stimmen ersichtlich.

 

Die vorläufigen Kreisergebnisse im Freistaat werden ebenso unmittelbar im Internetangebot des Landeswahlleiters unter https://www.europawahl2024.bayern.de eingestellt und am Wahlabend laufend aktualisiert.

 

 

 

9 Haziran 2024 tarihinde seçmenler Hamburg’da hem Avrupa Parlamentosu (AP), hem de Hamburg yerel seçimleri için sandık başına gidecek. Hamburg Eyalet Parlamentosu Sosyal Demokrat Partili (SPD) Milletvekili Barış Öneş, hem seçimlerin hem de vatandaşların oylarını kullanmalarının neden önemli olduğu konusunda şunları söyledi:

 

Sevgili Vatandaşlar,

Demokrasinin temel taşlarından biri olan oy verme hakkınızı kullanma zamanı geldi! 9 Haziran 2024 tarihinde hem Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri hem de Hamburg'da ilçe belediyesi seçimleri için sandık başına gideceğiz. Bu seçimler, geleceğimizi şekillendirecek kararların alınacağı önemli bir fırsattır.

AP seçimleri, Avrupa Birliği'nin (AB) geleceğini belirleyecek önemli bir rol oynamaktadır. Avrupa'da birlik ve iş birliği için sesinizi duyurun ve gelecek nesillere daha güçlü ve birlikte hareket eden bir Avrupa bırakın.

Hamburg'daki yerel seçimler ise şehrimizin ve ilçelerimizin yönetimini doğrudan etkileyecek. Belediye başkanları ve ilçe meclis üyeleri, günlük yaşantımızı şekillendiren kararları alan mercilerdir. Bu nedenle, belediye seçimlerinde de sesinizi duyurun ve yaşadığınız topluluğun geleceği için aktif bir rol oynayın. Unutmayın, her oy önemlidir ve her oy, demokratik sürecin bir parçasıdır. Oylarınızı ister mektupla, isterseniz de seçim günü sandık başında kullanın ama asla çöpe atmayın. Zira kullanmadığınız her oy, karşı olduğunuz fikirlerin işine yarayacaktır. Oyunuzu kullanmayıp sağ partileri güçlendirmeyin. 9 Haziran'da, geleceğimizi şekillendirmek için sandık başına gidin ve sesinizi duyurun. Unutmayın, sizin oyunuz, yarının dünyasını belirleyecektir.”

 

Barış Öneş

Hamburg Eyalet Parlamentosu Milletvekili (SPD)

 

Kimler oy kullanabilir?

En az 16 yaşında olan Alman vatandaşları ve en az üç aydır Almanya’da ikamet eden AB ülkesi vatandaşları Almanya’da yerel seçimlerde oy kullanabilir. 16 yaş üzeri AB ülkesi vatandaşları da AP seçimlerinde oy kullanabilir. Oy kullanabilmek için, ilgili seçim bölgesi için seçmen listesine kayıtlı olmak veya bir oy kullanma kartına sahip olmak gerekiyor. Oy kullanma hakkı olmasına rağmen 19 Mayıs 2024 tarihine kadar seçmen bildirimi almamış olanların ikamet ettikleri bölgenin idari makamlarına bildirmesi gerekiyor. Ayrıca Almanya’da oy kullanmak isteyen AB vatandaşlarının seçmen kütüğüne yazılmaları gerekiyor.

 

Nasıl oy kullanabilirim?

Oyunuzu seçim gününde seçim sandığında veya mektupla kullanabilirsiniz. Seçmenler 9 Haziran günü 8.00 ile 18.00 arasında seçmen kartı ve kimlikleriyle seçim sandıklarında oylarını kullanabilirler. Seçmen, oy verme kabininde oy pusulasını işaretledikten sonra pusulayı katlayıp seçim sandığına atar. Kabinde fotoğraf veya video çekmek yasaktır. Seçim merkezine gitmek istemeyenler önceden posta yoluyla oy kullanmak mümkün. Posta yoluyla oy kullanmak isteyenlerin bunun için başvuruda bulunması gerekiyor. Başvuru, şu adresten yapılabilir:https://serviceportal.hamburg.de/HamburgGateway/Service/Entry?id=WahlMail

Mektupla oy pusulasının, seçim günü saat 18.00’e kadar oy pusulasında belirtilen adrese ulaşacak şekilde gönderilmesi gerekiyor.

 

Ende April haben sich Mitglieder der Wirtschaftsförderungen aus dem Landkreis, der Integrierten Ländlichen Entwicklung (ILE), des Regionalmanagements und der Öko-Modellregion Landkreis Kelheim ausgetauscht.

Im Rahmen des Treffens wurde ein selbstkoordinierter Strategie-Workshop durchgeführt. Dadurch konnten vier aktuelle Themen in den Fokus gerückt werden, die künftig bearbeitet und vertieft werden:

 

  • Kommunikation
  • Berufliche Orientierung
  • Digitalisierung
  • Start-Ups

 

„Mit unseren motivierten Kolleginnen und Kollegen aus dem Bereich der Wirtschaftsförderung werden wir in Zukunft noch abgestimmter und effektiver unsere jeweilige Zielgruppe informieren und mit gemeinsamen Aktionen noch mehr Aufmerksamkeit auf wichtige Themen für die Wirtschaftsregion Landkreis Kelheim lenken können.“

Sandra Schneider, Wirtschaftsreferentin Landkreis Kelheim

 

Seit Jahren befinden sich die Wirtschaftsförderungen und verwandte Einrichtungen im Landkreis im regelmäßigen Austausch und treffen sich mehrmals im Jahr. Hierbei informieren sich die einzelnen Stellen gegenseitig über die laufenden und geplanten Projekte im Landkreis. Dabei wurde der Wunsch nach einer intensiveren Zusammenarbeit und mehr gemeinsamen Projekten in letzter Zeit immer deutlicher.

 

Beim nächsten Treffen im Juli wird sich intensiv mit dem Thema Kommunikation auseinandergesetzt.

Hastalık nedeniyle uzun bir süre işe gelemezseniz, maddi olarak güvence altına alınmış olursunuz. Çünkü bu durumda üye olduğunuz kurumdan hastalık yardımı alacaksınız.

Koşullar

Hastalık parası alma hakkı, doktorun iş görememezlik durumunuzu tespit ettiği gün başlar. Bir hastanede ya da bakım veya rehabilitasyon tesisinde tedavi görürseniz de ilk günden hastalık parası alırsınız.

İşvereniniz maaşınızın tamamını ödemeye devam ettiği sürece hastalık parası alamazsınız. Bu durum, örneğin işsizlik parası, annelik parası, geçiş ödeneği ya da ebeveyn parası aldığınız sürece de geçerlidir.

Emekli maaşı alıyorsanız hastalık yardımı hakkınız tamamen ya da kısmen iptal edilir.

Hastalık parasının tutarı, iş görememezlik durumunuzun başlamasından önceki düzenli gelirinize dayanır. Brüt gelirinizin yüzde 70'ine ancak net maaşınızın azami yüzde 90'ına tekabül eder. Son on iki ay içinde yapılan olası tek seferlik ödemeler (ör. tatil ya da yılbaşı parası) orantılı olarak dikkate alınır. İşsizlik parası alıyorsanız hastalık paranız işsizlik paranızla aynıdır. Hastalık parası yasal bir azami miktarla sınırlıdır.

 

Örnek: Hastalık parası hesaplama

Aylık brüt geliriniz 2.700,00 Euro (2.700,00 Euro: 30 = 90,00 Euro/ gün) ve net geliriniz 1.800,00 Euro (1.800,00 Euro: 30 = 60,00 Euro/gün) ise tarafınıza ödenecek hastalık parası şu şekilde hesaplanır:

* Zorunlu sigorta varsa uzun süreli bakım, emeklilik ve işsizlik sigortası katkı payları çıkarılarak.

 

Örnek hastalık parası hesaplama:

  • Brüt gelirin %70'i, yani 90,00 Euro'nun %70'i: 63 Euro
  • Net gelirin maks. %90'ı, yani 60,00 Euro'nun %90'ı: 54 Euro
  • Günlük hastalık parası tutar: 54 Euro

 

  • Uzun süredir hasta iseniz hastalık parası alırsınız.
  • Ağır hastalıklarda hastalık parası maksimum 78 gün süresince ödenir.
  • Hastalık parası alınan süre boyunca zorunlu sigortalı kasasına da prim ödemek zorunda olmadan hastalık sigortası kapsamında olurlar
  • Hastalık parası iş günlerine göre değil, takvim günlerine göre hesaplanır. Tüm ay boyunca hastalık parası alırsanız hastalık parası, ayın 28, 29, 30 ya da 31 gün çektiğine bakılmaksızın 30 gün boyunca ödenir.

 

Önemli bilgi:

İş göremezliğinizin devam ettiğine dair tam onay almak için, en geç doktor tarafından iş görememezlik durumunun tespit edildiği günü takip eden bir sonraki iş gününde doktorunuzu ziyaret etmeyi unutmayın. Cumartesi, pazar ve tatil günleri iş günü olarak sayılmaz. İspatı yapılamayan zaman aralıkları için kasa tarafından hastalık parası ödenmez. Bu durumun, üyeliğiniz üzerinde de etkileri olur. Hastalık parası daima geriye dönük olarak, doktorunuzun hala iş göremez durumda olduğunuzu tespit ettiği güne kadar ödenir

 

Mehr als 10.000 bei der AOK Bayern versicherte Kinder zwischen drei und zwölf Jahren waren 2022 wegen einer Angststörung in medizinischer Behandlung. Bundesweit waren es fast 61.000 Kinder. Mit einem neuen Familiencoach zum Thema Kinderängste möchte die Gesundheitskasse betroffene Familien in solchen Situationen stärken. „Soziale Ängste, Leistungs- oder Trennungsangst können Kinder und damit auch ihre Eltern stark belasten“, sagt Alexander Pröbstle, Direktor bei der AOK in Würzburg. Der Online-Coach Kinderängste bietet in insgesamt fünf Modulen umfassende Informationen und vermittelt, wie sich die Schwierigkeiten gemeinsam in der Familie überwinden lassen.

 

Unterstützung, aber kein Therapie-Ersatz

Der Familiencoach soll keine Angstdiagnostik oder Psychotherapie ersetzen, kann aber Eltern dabei helfen, starke Ängste bei Kindern frühzeitig anzugehen und zu bewältigen. Mit alltagsnahen Filmen, interaktiven Übungen und vielen Beispielen hilft ihnen das digitale Programm, die Ängste ihrer Kinder besser zu verstehen. Zudem zeigt der Online-Coach bewährte Methoden zum Umgang mit diesen Herausforderungen auf. Dabei lernen Eltern, auch ihr eigenes Erziehungsverhalten besser zu verstehen und zu verändern. „Wenn Mütter und Väter ihre Kinder gut im Umgang mit belastenden Erlebnissen unterstützen können, gelingt es eher, übermäßige Ängste oder Sorgen zu verhindern oder zu verringern“, ergänzt Alexander Pröbstle. Eltern erfahren mit Hilfe des Online-Coachs, wie sie die Beziehung zu ihrem Kind stärken, dessen Selbstständigkeit und Selbstvertrauen fördern können. Ein starkes Kind hat es leichter, seine Angst zu bewältigen.

 

Insbesondere, wenn bei einem Kind bereits eine diagnostizierte Angststörung vorliegt, empfiehlt es sich, die Nutzung des Familiencoachs mit dem behandelnden Arzt oder der behandelnden Ärztin abzusprechen und abzuklären, ob sie in das individuelle Behandlungskonzept passt. Der digitale Familiencoach wurde mit Unterstützung der Kinder- und Jugendpsychiatrie und des Ausbildungsinstituts für Kinder- und Jugendlichenpsychotherapie des Universitätsklinikums Köln entwickelt. Er ist für alle Interessierten frei zugänglich unter: www.aok.de/familiencoach-kinderaengste.

 

Der Familiencoach Kinderängste kann Eltern dabei helfen, starke Ängste bei Kindern frühzeitig anzugehen und zu bewältigen. 

Kuzey Ren Vestfalya eyaleti Werdohl beldesinde Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı Eyüp Sultan Camii’nde ‘Sohbet eşliğinde el işi akşamı’ etkinliği iki yıldır aktif olarak devam ediyor.

Her pazartesi günü gerçekleşen etkinlikte bayan din görevlisi Fatma Karagöl tarafından anne ve kadın, aile, eş, dost, arkadaş ve akraba ilişkileri gibi konularda verdiği sohbetler katılımcıların ilgisini çekiyor.

 

‘Sohbet eşliğinde el işi akşamı’nda kadınlar moral buluyor

18 ile 70 yaş arası caminin gönüllü kadın üyeleri ‘Sohbet eşliğinde el işi akşamı’ sayesinde hem el işi yapıyor, hem sohbet ediyor, hem moral buluyor, hem de cami hizmetlerine katkı sunuyorlar.

Din görevlisi Fatma Karagöl, ‘Sohbet eşliğinde el işi akşamı’na her yaş grubundan hanımların ilgiyle katıldığını söyledi.

 

Kadınlar hem sohbet ediyor, hem de el işi yapıyor

Sıcak ve samimi bir ortamda buluşulduğunu belirten Karagöl, “Bölgemizdeki hanımlar el becerileri konusunda oldukça maharetlidirler. Bu vesileyle hanımlarımız bu şekilde camimizde bir arada olmak, hem de güzel bir hasbihal ortamında el işlerini yapmak istediler.  Biz de hanımlarımızın varsa özel sorularını cevaplıyor, aile ve kadın gibi konularda onlara sohbetler veriyoruz. El işi yapmak isteyenler veya sadece samimi ortamda yer almak isteyen de geliyor. Etkinliğimiz iki yıldır aktif olarak devam ediyor.” diye konuştu.

Werdohl DİTİB Eyüp Sultan Camii Kadınlar Kolu başkanı Gülay Atik’te kadın kadına güzel sohbet ortamının ve el işi ile birbirleriyle paylaşımların olduğunu söyledi. Tüm hazırlıkları kadın kolları olarak kendilerinin yaptıklarını belirten Atik, bu güzel ortama hanımların eli boş gelmediğini, çay eşliğinde hasbihal ortamında moral bulduklarını dile getirdi.

Dernek yönetimine ve kadınlar koluna teşekkür eden 67 yaşındaki Gülümser Dönmez’de samimi ve güzel bir ortamda kadın kadına sohbet ettiklerini söyledi.

Kadın faaliyetlerine her zaman destek

Kadınlar kolu faaliyetlerine önem verdiklerini ifade eden dernek başkanı Fahrettin Alptekin ise, bu ve benzeri etkinliklerin kadınların bir araya gelerek kaynaşmalarına vesile olduğunu, DİTİB olarak kadın faaliyetlerine her zaman destek verdiklerini kaydetti. Alptekin, ayrıca bu etkinlikle hanımlar kendi aralarında hediyeleşme geleneğini de sürdürerek güzel örnek olduklarını ifade etti.

 

Kuzey Ren Vestfalya eyaleti Werdohl beldesinde Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne (DİTİB) bağlı Eyüp Sultan Camii’nde ‘Sohbet eşliğinde el işi akşamı’ etkinliği iki yıldır aktif olarak devam ediyor.

Her pazartesi günü gerçekleşen etkinlikte bayan din görevlisi Fatma Karagöl tarafından anne ve kadın, aile, eş, dost, arkadaş ve akraba ilişkileri gibi konularda verdiği sohbetler katılımcıların ilgisini çekiyor.

 

‘Sohbet eşliğinde el işi akşamı’nda kadınlar moral buluyor

18 ile 70 yaş arası caminin gönüllü kadın üyeleri ‘Sohbet eşliğinde el işi akşamı’ sayesinde hem el işi yapıyor, hem sohbet ediyor, hem moral buluyor, hem de cami hizmetlerine katkı sunuyorlar.

Din görevlisi Fatma Karagöl, ‘Sohbet eşliğinde el işi akşamı’na her yaş grubundan hanımların ilgiyle katıldığını söyledi.

 

Kadınlar hem sohbet ediyor, hem de el işi yapıyor

Sıcak ve samimi bir ortamda buluşulduğunu belirten Karagöl, “Bölgemizdeki hanımlar el becerileri konusunda oldukça maharetlidirler. Bu vesileyle hanımlarımız bu şekilde camimizde bir arada olmak, hem de güzel bir hasbihal ortamında el işlerini yapmak istediler.  Biz de hanımlarımızın varsa özel sorularını cevaplıyor, aile ve kadın gibi konularda onlara sohbetler veriyoruz. El işi yapmak isteyenler veya sadece samimi ortamda yer almak isteyen de geliyor. Etkinliğimiz iki yıldır aktif olarak devam ediyor.” diye konuştu.

Werdohl DİTİB Eyüp Sultan Camii Kadınlar Kolu başkanı Gülay Atik’te kadın kadına güzel sohbet ortamının ve el işi ile birbirleriyle paylaşımların olduğunu söyledi. Tüm hazırlıkları kadın kolları olarak kendilerinin yaptıklarını belirten Atik, bu güzel ortama hanımların eli boş gelmediğini, çay eşliğinde hasbihal ortamında moral bulduklarını dile getirdi.

Dernek yönetimine ve kadınlar koluna teşekkür eden 67 yaşındaki Gülümser Dönmez’de samimi ve güzel bir ortamda kadın kadına sohbet ettiklerini söyledi.

Kadın faaliyetlerine her zaman destek

Kadınlar kolu faaliyetlerine önem verdiklerini ifade eden dernek başkanı Fahrettin Alptekin ise, bu ve benzeri etkinliklerin kadınların bir araya gelerek kaynaşmalarına vesile olduğunu, DİTİB olarak kadın faaliyetlerine her zaman destek verdiklerini kaydetti. Alptekin, ayrıca bu etkinlikle hanımlar kendi aralarında hediyeleşme geleneğini de sürdürerek güzel örnek olduklarını ifade etti.

 

 

 

 

 

Sağlık turizminin öncü şirketlerinden Hisar Avrupa, dişlerinize ve cüzdanınıza destek oluyor. Almanya’nın merkezi şehri Köln’den yapılan organizasyonlar ile nerede olursanız olun, en sağlıklı diş tedavisini İstanbul’un en ünlü diş uzmanlarının çalıştığı sağlık merkezlerinde buluşturan Hisar Avrupa yetkilisi Erkan Karaoğlu, “Ülkemiz sağlık politikası ile Avrupa’nın birçok ülkesini geride bırakmıştır. Almanya Türkleri’ni bu kolaylık ve imkanlardan faydalandırmak adına tecrübelerimizi de üzerine koyarak en uygun fiyatlara hem vatandaşımıza, hem de ülkemize katkı sağlamanın mutluluğunu duyuyoruz. Bu konuda vatandaşlarımız ile birlikte çalışmaktan mutluyuz" şeklinde konuştu.

 

 

 

Türkiye'de Diş Tedavisi Hakkında...

Diş hekimliğinde protetik uygulamalar iki ana amaç altında toplanabilir. Birincisi hastanın fonksiyon görme ihtiyacını karşılayabilmesi için yapılan işlemler ikincisi estetik amaçla yapılan işlemlerdir. Protez işlemleri sabit ve hareketli protezler olarak da ikiye ayrılırlar. Sabit protezler lamina zirkon emax metal destekli/desteksiz porselenler olarak farklı türlere ayrılırlar. Hareketli protezlerse tam dişsiz protezler ve kısmi dişsiz protezler olarak ikiye ayrılırlar. İmplant üzeri protezler her iki türdeki protezlerde kullanılabilirler.

İmplant teknolojisi İsveçli doktor Per İngvar Branemark tarafından 1952 yılında keşfedilmiştir ve ilk dental implantların üretimi 1965 yılında gerçekleşmiştir. Saf titanyumdan üretilen dental implantlar doğada bulunan en az alerjiye neden olan maddeden imal edilmişlerdir ve dokulara olan uyumluluğu mükemmele yakındır. İmplant teknolojisi 60 yıla yaklaşan tarihiyle artık tüm sağlık otoritelerince kabul gören bir tedavi şeklidir. Dental implantlar farklı firmalarca üretilen yüzlerce markasıyla piyasada bulunmaktadır ve uygulanan implantların en az 5 yıllık bir geçmişe sahip olmaları tercih nedenidir.

 

Diş eksikliklerinde birince tercih her zaman implantlar olsa da bazı vakalarda implantların yapılamadığı durumlarda da hareketli veya sabit protezlerle diş eksiklikleri mutlaka giderilmelidir. Ağız içi dinamik bir yapıda olduğu için dişler hareket halindedirler. Kaybedilen bir diş sonrasında komşu dişler veya karşılığındaki dişler hareket ederek uzayabilirler veya yana yatarak boşluğu kapatabilirler. Bu durum sağlam dişlerle de çiğneme etkinliğinin azalmasına neden olur. Kaybedilen tek bir diş olsa da çiğneme gücünü kaybeden çok sayıda diş olması nedeniyle ağız içindeki çiğneme ritmi bozulur ve daha kolay dişlerin çürümesi, diş eti problemlerinin görülmesi hatta çok sayıda diş kaybı olduğunda çene eklemi problemlerinin de görülmesi mümkündür.

Fonksiyon kaybını gidermek dışında ortodontik tedavilerle çözülemeyen renklenmiş estetiği bozulmuş dişlerde uygulanan protetik işlemlerin en başında lamina ve zirkonlar gelmektedir. Lamina tırnak kalınlığında restorasyonlar olup son derece estetik sonuçlar vermektedir. Eksik dişlerin tamamlanması uygun vakalarda zirkonlarla da giderilebilmektedir. Estetik işlemlerde en önemli husus hastanın beklentileriyle yapılabilecek tedavilerin uyumlu olmasıdır. Hastalarımızın estetik beklentileri karşılanırken ağız içindeki denge bozulmamalıdır. Bu konu hastayla hekim arasındaki iletişimle kolayca çözülebilir.

 

 

 

 

Seite 1 von 568